Homeopati sağlığa kavuşturma sistemi olup, Hindistan’da yaygın olarak uygulanır. Bu doğal ya da alternatif tıp yöntemi insanı bir bütün olarak ele alır ve semptomlardan ziyade insanı tedavi etmeyi amaçlar.
Bilge Merve Savaşan
Doğanın Hızını Benimseyin: Onun Sırrı Sabırdır.
Ralph Waldo Emerson
Homeopati kelimesi ‘homoion’ benzeri ve ‘pathos’ acı çekme kelimelerinden türetilmiştir. Yaklaşık 200 yıldan beri Avrupa, Amerika ve Hindistan’da yaygın olarak uygulanan bu alternatif tıp yöntemi insanı bir bütün olarak ele alır ve semptomlardan ziyade insanı tedavi etmeyi amaçlar. Homeopatik tedavide; doğanın değişik alanlarından seyreltilerek elde edilen ilaçlar, kişinin kendi kendini doğal bir şekilde iyileştirmesi için vücuda ivme verir. Bu tedavi şeklinin etkili bir yöntem olduğu sağlıklı insan üzerinde binlerce kez ispatlandığı için bilimsel bir sistem olduğu kabul edilmiştir.
Homeopati benim için doğal tedavi yöntemleri içinde en kapsamlısı olmakla birlikte insana bedensel, ruhsal ve zihinsel boyutlarda ulaşabilen bir yöntem olduğu için tedavi seçeneklerinde ilk sırayı almaktadır. Homeopatik ilaçlar; bitki, hayvan, mineral, insan veya hayvanlara ait hastalıklı dokulardan yüksek oranda seyreltilerek etkin hale getirilir. Belli bir seyreltme noktasından sonra artık ilacın elde edildiği madde yok olur ve sadece onun enerjisi veya o maddenin ruhu olarak nitelendirebileceğimiz kısmı kalır. Bu bağlamda ana zihniyeti şu şekilde açıklayabiliriz; sağlıklı bir insanda hastalığa yol açan bir madde çok az miktarda alındığı takdirde sözkonusu hastalığı hasta bir insanda tedavi eder. Bu süreç içinde hasta insanın sahip olduğu yaşam gücü aldığı ilaçla daha da güçlenmek için harekete geçer ve vücudun kendi kendini iyileştirmesini sağlar.
Homeopati tarihte ilk defa doktor, kimyager ve eczacı olan Dr. Samuel Hahnemann tarafından kurulmuş ve geliştirilmiştir. Dr. S. Hahnemann (1755-1843) yıllar süren araştırmaları ve gözlemleri sonucu şu görüşe varmıştı. 'Sağlıklı bir insan üzerinde bir doğal ilacı mümkün olan en yüksek dozda alması ve bunun sebep olabileceği hastalık belirtileri ile alınan maddenin karakteristik özelikleri aynıdır.
Hahnemann 50 yıl süreyle yüzlerce deneyi araştırma yapmış ve bir çoğunu da kendi üzerinde denemiştir. Hahnemann bitki, hayvan ve mineral drogları kullanılmıştır. Bunları D1-D30 dozajları arasında dilusyon ve globulilerini yapmışlardır. Bugün 2000’den fazla bitki, hayvan ve mineral doglarından homeopatik ilaçlar elde edilmiştir.
Benzeri benzeri ile tedavi etme:
Buna örnek olarak kahveyi verebiliriz. Kahve kalp çarpıntısı ve uykusuzluğa sebep olur. Bu nedenle kalp çarpıntısı ve uykusuzluğa sebep olan hastalık kahvenin yüksek sıvılaştırılmış formu ile tedavi edilebilir. Aynı şekilde yemek yapmak için soğan doğrarken kişinin gözleri yaşarır ve burnu akar. Buna benzer rahatsızlığı olana soğan tentürü verilirse hasta iyi olur.
Hahnemann 1790 yıllında kına kabuğundan elde ettiği tentürle kendi üzerinde tedavi denemeleri yapmıştır. O zamanlar kına sıtmaya karşı kullanılmıştır. Hahnemann kendi üzerinde yaptığı deneylerde kına tentürü aynı sıtmada olduğu gibi rahatsızlıklara sebep olduğu tespit edilmiştir.
Homeopatinin başarı gösterdiği alanların bazıları:
Migren ve diğer baş ağrıları
Çocuk hastalıkları ve gelişim problemleri
Alerjiler, cilt hastalıkları
Solunum yolu hastalıkları, astım
Romatizma, eklem ve kemik hastalıkları
Depresyon, Panik atakları, korkular
Uykusuzluk, değişik kriz dönemi problemleri
Üşütmeye yönelik hastalıklar, grip ((Üst Solunum Yolları Enfeksiyonları -ÜSYE)
Kadın hastalıkları, menstrual düzensizlik
Kadınlarda buhran dönemi, menopoza giriş zorlukları
Kıskançlık, ağır üzüntü,
Kanser önleme, kanserin tamamlayıcı tedavisi ve kemoterapi sonrası tedavi
Değişik organsal hastalıklar (kalp, sindirim sistemi, akciğerler, kemik, kas vs.)
Psikosomatik hastalıklar
Şeker, karaciğer hastalıkları
Böbrek ve idrar yolları hastalıkları
Ve başka birçok hastalık
Her tedavi alanında olduğu gibi tabii ki homeopatinin de sınırları vardır ve gerektiğinde diğer tedavi yöntemleriyle beraber çalışmalıdır. Kanser gibi hastalıklarda vücudun yıpranmışlığı tedavinin başarısını belirler. Ya da ağır organ hasarı söz konusu olan bir hastada başka yöntemlerinde tedaviye dahil edilmesi gerekir. Diğer yandan homeopatik tedaviyle uyuşmayan durumlarda var. Örneğin; hasta düzenli olarak antibiyotik, kortizon, iltihap dindirici vs. alıyorsa homeopatik tedavi başarılı olamayabilir. Ayrıca çok nadir de olsa bazı insanların homeopatik ilaçlara karşı aşırı hassaslığı ya da aksine duyarsızlığı gözlemlenmiştir. Bu konuda homeopatlar farklı görüşlere sahipler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder