Ani ateş basmalarından cinsel güç kaybına, unutkanlıktan, eklem ve kas ağrılarına kadar birçok şikayeti beraberinde getiren andropoz, erkeklik hormonu takviyesi sayesinde kontrol altında tutulabilir.
Uzm.Opr.Dr.Osman Akalın
Ürolog
Andropoza giren erkeklerin bazıları yaşadığı süreçten utandığı için doktora gitmek yerine kendini toplumdan soyutlayarak içine kapanır. Halbuki erkekler için doğal bir süreç olan bu dönem hekim kontrolüyle yaşam kalitesinin düşmesine izin verilmeden yaşanabilir...
İleri yaş erkeklerde testesteron, yani erkeklik hormonundaki düşüş, andropoz olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda erkeklik hormonu tamamen ortadan kalkmaz. Buna ‘androjen yetersizlik sendromu’ adı verilir. Erkeklerde bu olay kadınlardaki gibi bıçak sırtı bir gelişim göstermemekte, sadece erkeklik hormonunun azalmasına bağlı olarak bazı belirtileri de beraberinde getirmektedir.
- Erkeklik hormonu azalması; “andropoz”un belirtileri nelerdir?
Andropoz psikolojik ve bedensel belirtiler ve cinsel yakınmalarla kendini gösterir.
Andropozun psikolojik belirtilerinde depresif bir ruh hali, sinirlilik, kaygı, motivasyonda azalma ve kronik yorgunluk hissi, hafızanın olumsuz etkilenmesi sonucu unutkanlık problemleri ortaya çıkmaktadır. Hastada var olan zihinsel bir sorun andropoz ile tetiklenir.
Bedensel belirtilerinde ani ateş basmaları, yaygın kas ve eklem ağrıları, uyku ihtiyacının artması, halsizlik, işe konsantre olamama gibi durumlar görülür.
Seksüel belirtilerinde ise erkeklik hormonunun düşüklüğü sonrası libido denilen cinsel isteğin azalması görülmektedir. Andropozda ereksiyon problemlerine çok sık rastlanır. Erkeklerde ileri yaşın getirdiği osteoporoz durumları, yani kemik erimesi, andropozla ortaya çıkan durumlardan biridir.
Erkekler içine kapanabiliyor…
Genellikle 50 yaşın üzerindeki erkeklerde görülen andropoz, seksüel performansta düşüklüğe bağlı olarak yıpratıcı bir strese neden olmaktadır. İçinde bulunduğu sıkıntıyı agresif hareketlerle dışa vuran hasta, çevresindeki olur olmaz her şeye sinirlenmeye başlar. Bu psikolojik bozukluk zamanla kişinin çekilmez bir hal almasıyla devam eder.
Tanısı nasıl konulur
Çok basit bir kan tahlili ile erkeklik hormonu düşüklüğü ve oranı tespit edilebilir. Hastanın şikayetleri dinlendikten sonra üroloji uzmanının yapacağı fiziksel muayenede, hastanın testislerinde bir ufalma, kıvamında yumuşama, peniste küçülme, kas kitlesinde azalma gibi bulgular andropoz belirtileridir. Sonrasında da kan tahlili ile andropoz tanısı konulur.
Andropoz yaşı kaçtır?
Erkeklerde andropoz durumunun hangi yaşlarda ortaya çıkacağı her hasta için farklılık gösterir. Bazı erkeklerde 50’li yaşlardan sonra, bazılarında ise 80’li yaşlarla birlikte belirtiler görülebilir. Andropoz, erkeğin kaçınılmaz sonu ya da her erkekte ortaya çıkan bir durum değildir. Her hastada andropoz belirtileri görülmediği için tedaviye de gerek olmayabilir.
Tedavisi nasıl olur?
Hastaya erkeklik hormonu dışarıdan tablet, iğne ya da cilde yapıştırılan yavaş emilimli bantlar sayesinde, ortaya çıkan bedensel belirtilerin düzeldiği, hastanın kendine güven hissinin geri geldiği, fiziksel ve konsantrasyon gücünün arttığı, cinsel arzudaki azalmanın kaybolduğu bilinmektedir.
Andropoz tedavisinde uygulanan erkeklik hormonunun hasta üzerinde olumsuz etkileri var mıdır?
Yaşın ilerlemesiyle prostat büyümesi adayı olan erkeklerde, dışarıdan erkeklik hormonu takviyesi ile birlikte prostat kanseri riski de kendini göstermektedir. Prostat kanseri testesteronla beslenen bir kanser türü olduğu için bu hastalarda öncelikle erkeklik hormonunun yok edilmesine yönelik tedaviler uygulanır. Testesteron yüksekliğinin prostat kanserine yol açtığı ispat edilmemiş olsa da, hastada tanı konulmamış bir prostat kanseri varsa bu durum, hastalığın alevlenerek çok hızlı ilerlemesine yol açmaktadır. Testesteron hormonu, iyi huylu prostat büyümesi riskini artırmaktadır. Ancak hastaların, sıkı bir takip altında erkeklik hormonu takviyesi almalarında bir sakınca yoktur. Tedavide kullanılacak hormonun dozu hekim tarafından belirlenmelidir.
Andropozu önlemek mümkün müdür?
Andropoz, yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkan doğal bir gidişattır ve yalnızca hekim kontrolü ile hayat kalitesini düşürmesine izin verilmeden yaşanması sözkonusu olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder