15 Şubat 2012 Çarşamba

Sistemik Rahatsızlığı Olan Çocuklarda

Sistemik hastalığı olan çocuklarda büyüme ve gelişim sürecinde yaşam kalitesinin artırılması tedavinin geleceği ve cerrahi sonrası iyileşme açısından önemlidir. Ağız ve diş sağlığı beslenmeyi doğrudan etkilediği için bu çocuklarda optimum ağız sağlığına dikkat edilmeli, ilk yönlendirmeyi genellikle çocuk doktorları yapmalıdır.







Dr. Nihal Çetin Turan, Pedodontist


Sistemik rahatsızlıkları olan çocukların ağız ve diş sağlığı ile ilgili olarak öncelikle verilmesi gereken bilgiler:
• Çocuklarının diş ve ağız içi dokularının günlük temizliğinde başvurulacak uygun yöntem ve teknikler konusunda ailelere gerekli bilgilendirmeler yapılmalıdır.
• Tüketilen gıdaların ve çürüğe neden olan bakterilerin diş çürüğü oluşumundaki rolü anlatılmalı, daha az risk taşıyan düşük karbonhidratlı bir diyet önerilmelidir.
• Sistemik  sorunları olan çocuklarda, ailelerin aşırı toleranslı olmaları nedeniyle biberon çürükleri (erken çocukluk çağı çürükleri) sıklıkla görülmektedir. Ebeveynlere doğru beslenme konusunda bilgiler verilmeli, bir yaşından sonra gece beslenmesine özellikle dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmalıdır. Gece beslenmesinde süt, meyve suyu veya fermente olabilecek karbonhidrat içeren içeceklerin verilmesinin yanısıra uzun süre anne sütü kullanımının da bu çürüklere neden olabileceği anlatılmalıdır. Çok hızlı ilerleme gösteren bu çürüklerden korunma konusunda gerekli uyarılar yapılmalıdır.
• Özellikle denge kurulmasında problem yaşanan tıbbi rahatsızlıklarda ağız ve yumuşak dokuların travmalardan korunması hakkında bilgi verilmelidir.
• Sistemik rahatsızlığı olan çocuklarda sıklıkla ağız içerisinde sorunlar görülebilmektedir. Sağlıklı bir ağız için dahi koruyucu ek işlemlerle diş sağlığının korunmasına özen gösterilmelidir. Florür uygulamaları ve fissür örtücülerle ilgili olarak ebeveynler bilgilendirilmelidir.


 


KALP HASTALIKLARI:
Kalp hastalığı olan bireylerde, diş gelişiminde birtakım defektler ve kraniyofasiyal kompleksin büyüme- gelişim yetersizlikleri sıklıkla görülebilir. Ağız içerisindeki yumuşak dokularda renk ve durum değişiklikleri, gingivitis (diş eti iltihabı), mine ve dentinde yapısal defektler, dişlerin sürme zamanlarında (erüpsiyonlarında) gecikmeler gibi. Yüz ve çene anatomisi bozukluklarında ortodontik tedavi gerekiyorsa cerrahi sonrasında hastanın ortodontik konsültasyonunun yapılması önemlidir. Dişlerde meydana gelen renklenmeler, sıklıkla kullanılan ilaçlar ve kan/kan ürünlerinin alınmasıyla ilişkilidir. Kötü ağız hijyeni, kalp hastalığı olan çocuklarda çürük aktivitesinin artmasına neden olur. Bu çocukların iyi beslenmesi iyileşme açısından büyük önem taşır. Ancak ara öğünlerin sıklığı azaltılarak ağız hijyeni konusuna önem gösterilmeli, dişlerde meydana gelebilecek ve genel sağlığı olumsuz etkileyebilecek enfeksiyonların oluşumu önlenmelidir. Kalp hastalığı olan çocuklarda, hastalığın risk grubuna göre dental işlem girişimlerinde antibiyotik proflaksisi kullanılıp kullanılmayacağı konusunda hasta ebeveynleri doktor tarafından bilgilendirilmelidir.



DIABETES MELLITUS:
Tüm diyabetlilerin yüzde 5-10’ununu oluşturan diabetes mellitus tipleri, tip 1 diyabet ya da insüline bağımlı diabetes mellitus olarak adlandırılır. Genellikle teşhis edilmemiş veya kontrol altına alınamamış hastalarda, yumuşak ve sert dental doku problemleri gözlenir. Ağız hastalıklarından korunma ve sağlıklı periodontal yapılara sahip olunması diyabet hastalarında önem taşır.
Diyabet hastalarında ağız kuruluğu, ağız köşelerinde yaralar, tükürük bezlerinde şişlik ve enfeksiyonlar, yara iyileşmesinde gecikmeler, periodontal hastalıklar ve diş çürükleri izlenebilir. Diş eti dokularındaki yıkım, diş plağı oluşumu ve ağız kuruluğu ile doğru orantılıdır. Kontrol altında tutulan diabetes mellitus hastalarında düşük oranlarda, kontrol altında olmayan hastalarda ise yüksek oranda periodontal sorunlar görülmektedir. Akut ağız enfeksiyonları kan şeker düzeyinin stabilize edilmesi için gerekli insülin miktarını etkiler. Enfeksiyon durumunda insülin miktarının artırılması gerekir.
EPILEPSY:



Epilepsy hastalarında sıklıkla ağız hastalıkları, nöbet aktivitesini önleyen ve kontrol eden ilaçların kullanımı sonucunda gerçekleşir. Epilepsyde birincil ağız rahatsızlığı, ilaç kullanımına bağlı olarak gelişen diş etinin aşırı büyümesidir. Bu durum özellikle tedavinin ilk iki yılında izlenir. Diş etindeki büyümeler sonucunda periodontal hastalıklar gelişir. Dişlerin tam olarak kapanışa gelememesi (malokluzyon), geç veya farklı yerlerde sürmeleri de klinik bulguları arasındadır. Epilepsy hastalarında kullanılan ilacın diş eti büyümesine neden olduğu biliniyorsa (örneğin fenitoin içeren preparatlar) alternatif ilaçlar ve kombinasyonlarının kullanımı değerlendirilmelidir. İlaç tedavisine başlanmadan önce hastanın ağız temizliği ve bakımı konusunda bilgilendirmeler yapılmalıdır. Epilepsy hastalarında diş hekimleri tarafından yapılan profesyonel diş temizliği ve bakımı 3 ayda bir tekrarlanmalı, ayrıca günlük plak kontrol işlemlerinin yanında plak kontrolü için gargaralar da kullanılmalıdır.
Tüm sistemik hastalıklarda ağız ve diş sağlığının, hem büyüme ve gelişime olan etkisi hem de enfeksiyon riski oluşturması açısından sağlıklı bireylerden daha fazla önem taşıdığı unutulmamalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder